Mutluluk, çoğu insanın hayatında çok önemli bir hedef olan karmaşık bir duygu durumudur. Ancak, mutluluk tek boyutu olan bir duygu durumu değildir, farklı biçimlerde, farklı aşamalarda ve farklı yoğunluklarda yaşanabilir. İnsan, yaşadığı mutluluğun hangi türe dahil olduğunun farkında olursa hayata, başka insanlara ve o anda sahip olduğu şeylere daha büyük bir minnet ve sevinçle yaklaşabilir.
Gurur
Bir projeyi başarıyla tamamlamak ya da değer verdiğini bir amaç için gönüllü olmak gibi deneyimler, içimizde bir “gurur” duygusu yaratır. Gurur, mutluluğun bir türüdür ve genellikle aşırı rekabetçi olumsuz hislerle bağdaştırsak da aslında bundan çok daha fazlasıdır. Gurur bazen, başarılarınızın tadını çıkarmak için bir fırsattır. İşinizle ailenizle ya da sizde başarı algısı uyandıran herhangi bir şeyle gurur duyabilirsiniz.
İlişkiler
Birçok insan, mutluluğun sırrının parada yattğına inanır. Ancak Harvard Üniversitesi’nin tam 75 yıl süren eşsiz çalışması, bu algıyı tamamen değiştiriyor. Araştırma 1938 yılında başladı ve Harvard’da lisans eğitimi alan 268 öğrencinin hayatını inceledi. Çalışma, ilişkilerden politikaya, dinden baş etme stratejilerine kadar birçok konuyu ele aldı ve sonuçlar oldukça şaşırtıcıydı.
Harvard Tıp Fakültesi profesörü psikiyatrist Robert Waldinger, ilişkilerin ve ilişkilerde yaşanan mutluluğun, sağlığımız üzerinde büyük bir etkisi olduğunu ortaya koydu. Waldinger’a göre ilişkilerimize yatırım yapmak, aslında bir tür “kişisel bakım” dır.
Harvard psikiyatristlerinden ve 1972’den 2004’e kadar çalışma direktörü olan George Vaillant’ın bu çalışma hakkındaki kitabı olan “Triumphs of Experience: The Men of the Harvard Grant Study”’de mutluluğun iki önemli destekçisi olduğundan bahsediliyor. Sevgi ve sevgiyi kaybetmeden hayatla başa çıkabilme yeteneği.Vaillant’a göre, çoğu insanın önemli olarak gördüğü şeyler, aslında mutluluk açısından pek de önemli değil. Örneğin, para ve toplumsal statü, mutluluğa giden yolda aslında çok da önemli değiller
Memnuniyet
Memnuniyet, sahip olduklarınızla kim olduğunuz ve nerede olduğunuzla barışık olmaktır. Bu, şu anın kıymetini bilmek ve ona saygı duymak anlamına gelir. Günümüzde birçok insan, hayatta her şeyde en iyi olmamız gereken sonsuz bir yarışın içinde olduğumuzu düşünüyor. daha iyi bir iş, daha büyük bir ev, daha havalı bir araba… Bir şey başardığımız anda, bir sonraki için yarış tekrar başlıyor. Artık nadiren arkamıza yaslanıp biraz rahatlıyor ve başarılarımızdan yeterince tatmin olmuyoruz. Memnuniyet bu yarıştan çıkmamıza ve gerçekten neye sahip olduğumuzu görmemize olanak tanıyan mutluluğumuz çok önemli bir unsurdur.
Eğlence
Yetişkin olmak, artık hayatın sadece işten var olduğu anlamına gelmiyor. Günümüzde çok yoğun hayatlara sahibiz. Birçoğumuz sorumluluklarımıza ciddi ölçüde odaklanmış bir haldeyiz. Çocukluk ve yetişkinlik dönemlerinin arasında bir yerde aslında eğlenmeyi bıraktık. Boş vakitlerimizde, gerçekten eğlenmekten ziyade televizyon ya da bilgisayar karşısında dalıp gitmemiz daha olası. Eğlence hayata zevk verir, stres, azaltır, öğrenmeyi güçlendirir; başka insanlarla ve dünyayla bağ kurmamızı sağlar.
Hobiler, eğlencenin en güzel formlarından biridir. Spor yapmak, yemek yapmak veya koleksiyon, liste bu şekilde uzayıp gider. Önemli olan, bu aktivitelerin bize ne kadar keyif verdiği. Eğer hobilerinizle mutlu oluyorsanız, işte o zaman hayatınıza gerçek anlamda eğlence katmış olursunuz.
Minnettarlık
Üretken bir İngiliz yazar, şair ve filozof olan Gilbert Keith Chesterton teşekkürün en yüksek düşünce biçimi olduğunu ve minnettarlığın merakla iki katına çıkan mutluluk olduğunu savunuyor. Bu tutum, psikolojik iyi oluş üzerinde de oldukça önemli bir etkiye sahiptir. Özsaygıyı yükseltir, olumlu hisleri artırır ve kişiyi daha optimist biri haline getirir. Minnettar bir tutum geliştirmek için her gün küçük şeyler için bile teşekkür etmeyi alışkanlık haline getirebiliriz. Bu, sadece etrafımızdaki insanlara karşı değil, aynı zamanda kendimize karşı da minnettar olmayı içerir.
Bitirirken
Mutluluğu ararken yolumuza çıkan tüm bu unsurlar, aslında bir bütünün parçalarıdır. Biz de bu bağlamda tek bir şeyin peşinde koşmak yerine, hayatın tüm yönlerini kucaklayarak daha dolu, daha mutlu bir yaşam sürmeyi hedefleyebiliriz. Çünkü mutluluk, sonucun değil sürecin içindedir.