Prososyal davranışlar başkalarına yardım etme, empati kurma, bağış yapma gibi durumları içerir. Bu davranışlarla insanlara, onların ihtiyaçları doğrultusunda, içimizden gelerek yardımda veya katkıda bulunmuş oluruz. Bu davranışlarda bulunurken bireylerin mutlulukları, psikolojik iyi oluşları için emek verir ve acılarını azaltmak adına zaman ve efor sarf ederiz. Prososyal eğilimler sosyal bağların kuvvetlenmesine yardımcı olur ve bireyler arası güvenin gelişmesine katkı sağlar.
Prososyal davranış biçimlerini inceleyelim;
Anonim yardım etme davranışı:
Başkalarının dikkatini çekmeden, kimliğini gizleyerek veya özel bir şekilde yardım etme eğilimini içerir. Örneğin, isimsiz bir şekilde birisine bir bağış yaparak yardım etmek veya birinin masasına isimsiz bir teşekkür notu bırakmak gibi.
Acil durumlarda yardım etme davranışı:
Acil durumlarda yardıma ihtiyaç duyulduğunda yardım etme eğilimidir. Bir kaza yerinde yaralılara yardım etmek veya bir afet esnasında insanlara destek olmak bu davranış tipine örnek gösterilebilir.
Topluluk önünde yardım etme davranışı:
Kalabalık önünde yardım etme eğilimidir. Bir arkadaş grubu içerisinde ya da iş ortamında birine yardım etmek bu davranış biçimine örnektir.
Direkt yardım etme davranışı:
Kişinin doğrudan ve fiziksel olarak yardım etme eğilimini içerir. Örneğin, arkadaşının taşınmasına yardımcı olmak veya bir projede birine aktif destek sağlamak.
Uyumlu yardım etme davranışı:
Birisi yardım istediğinde yardım etme eğilimidir. Örneğin, bir arkadaşınızın projesine destek olmak veya bir kişisel isteği yerine getirmek.
Duygusal destek verme davranışı:
Başkalarına duygusal destek ve telkinlerde bulunma davranışıdır. Örneğin, bir arkadaşınızına zor zamanlarında destek olmak veya ağlayan birisini teselli etmek.
Hem ailemize hem arkadaşlarımıza hem de yabancılara karşı prososyal davranışlar sergileyebileceğimiz durumları deneyimleyebiliriz. Ancak, akraba seçilimi teorisine göre ailemizden birine – aynı genleri paylaştığımız kişilere karşı daha çok bu davranışlarda bulunuruz. Çünkü bu şekilde onların hayatta kalma şansını (ve dolayısıyla kendimizinkini de) artırırız. Karşımızdaki kişi de aynı şekilde cömert ve yardımsever bir şekilde davranır ve iki taraf da birbirini desteklerse yabancılara karşı da prososyal davranışlarda bulunma olasılığımız artış gösterebilir. Karşılıklı fedakarlık teorisi bunu desteklemektedir.
Çocukların gelişimlerinde ise, erken yaşlardan itibaren grup içi ön yargıların ortaya çıkmasını gözlemleyebiliriz. Dokuzuncu ayda, bebekler kendileri gibi olanlara yardım eden, kendileri gibi olmayanlara zarar veren bireyleri tercih etmeye başlarlar. Bir araştırmaya göre bebeklerin, kendi yemek tercihlerini paylaşmayan kuklalara zarar veren insanları daha çok tercih ettiği kanısına varılmıştır. 12-36 ay arasında ise yavaş yavaş yardım etmek, paylaşmak, kolektif olarak birileriyle iş birliği içinde olmak gibi prososyal davranışlarda bulunmaya başlarlar.
Zaman geçtikçe gelişmeye devam ederler. 3 yaşına geldiklerinde sosyal kuralları öğrenmede bir gelişim gösterirler. Orta çocukluk dönemlerine geldiğimizde çocuklar başkalarının duygularını korumak veya bir kültüre ayak uydurabilmek için sosyal yalan söylemeye başlayabilirler. Bilişsel becerileri olgunlaşmaya başlar. Örneğin, daha büyük bir iyilik için bazen zararın gerekli olduğunun farkına varabilirler. Mesela, biri yaralanmasın diye onu güvensiz bir ortamdan uzaklaştırmak gibi.
Prososyal davranışları arttırmada insanları empati kurabilecekleri durumlara yönlendirmek faydalı olabilir. Bu şekilde kendilerini, başka birinin duygu ve düşünce perspektifini anlamaya eğilimli hale getirebilir, diğerlerinin psikolojik iyi oluşlarını fark etmek konusunda geliştirebilirler. Bilişsel ve duygusal empati yapan kişiler insanlarla olan ilişkilerinde daha gelişmiş ve zenginleşmiş bir hale gelirler. Farklı perspektifleri anlamaya yönelik, sosyal koordinasyonlarımızı destekleyici “Awkward Moment Card game” oyununu örnek olarak verebiliriz. Oyuncular değişik sosyal problemlere karşı çözümlere karar vermeye çalışırlar. Farklı çözümler farklı perspektifleri beraberinde getirir. Bu nedenle, çocuklar ve yetişkinler farklı açılardan olaylara bakmayı öğrenirler ve kendilerini bu konuda geliştirebilirler.
Özetle, herkes prososyal ön yargılar ile dünyaya geliyor ancak bu ön yargılar, yaşadığımız kültüre ve deneyimlerimize göre şekilleniyor ve farklılık gösterebiliyor. Çocuklar ve yetişkinler, prososyal davranışta bulunan insanlarla daha çok etkileşime geçip, bencil davranan insanlardan kaçınabiliyorlar.
Yazar: Psikolog Aylin Özyurt
Kaynakça
- Carlo, G., & Randall, B. A. (2002). The development of a measure of prosocial behaviors for late adolescents. Journal of Youth and Adolescence, 31, 31–44.
- Dunfield K. A. (2014). A construct divided: Prosocial behavior as helping, sharing, and comforting subtypes. Frontiers in Psychology, 5, 958.
- Hamlin, J. K., Wynn, K., & Bloom, P. (2007). Social evaluation by preverbal infants. Nature, 450, 557–559.
- Schmidt, M. F. H., & Tomasello, M. (2012). Young children enforce social norms. Current Directions in Psychological Science, 21, 232–236.