Başkaları seni kim olarak görmek istiyor? Peki ya sen gerçekte kim olmak istiyorsun? Sosyal kimlik ve maskeleme, toplum ile kurulan ilişkilerde kendinizi nasıl tanımladığınız ve başka insanların beklentilerine nasıl uyum sağladığınızla ilgilidir. Bu iki terim her ne kadar birbirine benzese de farklı iki anlama ve temaya sahiptir.
Sosyal kimlik kendinizi, ait hissettiğiniz gruplar üzerinden tanımladığınız kimliktir. Ben bir kadın doktorum, cümlesi sizin sosyal kimliğinizi belirleyen bir cümledir. Kendinizi “biz” içerisinde nasıl konumlandırdığınızı gösterir. Henri Tajfel’in sosyal kimlik teorisine göre, bireyler ait oldukları gruplar üzerinden değer ve anlam kazanırlar. Örneğin, kendinizi ailenizde en küçük çocuk olarak tanımlamanız, kendi kimliğinizdir (self identity). Kendinizi bir feminist grubuna ait hissediyorsanız; o grubun değerlerini, fikirlerini içselleştirip ona göre davranırsınız ve bu da sizin sosyal kimliğiniz olur.
Sosyal maskeleme ise gerçek duygu, düşünce ve kimliğinizi gizleyip toplumsal beklentilere uygun bir davranış sergilemektir. Başkalarının onayını almak için farklı davranmak, dışlanmaktan korktuğunuz için kabul görülen davranışın dışına çıkmamak, aslında toplum içinde kabul görülen versiyonunuzu oluşturmak, doğrudan sosyal maskeleme teması ile ilgilidir. Bu duruma gündelik bir olaydan örnek verecek olursak, sabah kötü bir haber almanıza ve içten içe üzgün olmanıza rağmen herkesin keyifli olduğu bir arkadaş ortamına girdiğinizde üzüntünüzü göstermek istemezsiniz, mutluymuş ve keyfiniz yerindeymiş gibi davranışlar sergilersiniz. Diğer arkadaşlarınızın mutsuz olduğunuzu düşünmesini istemezsiniz, gerçek duygu ve düşüncelerinizi saklarsınız. Bu durum sosyal maskelemenin örneklerinden birisidir. Peki neden bu tarz durumlarda kendiniz olmaktan kaçınırsınız da olması gerektiğini düşündüğünüz davranışlar sergilemeye çalışırsınız?
- Aidiyet, evrensel bir ihtiyaçtır. Reddedilme korkusu da sizi maskeleme davranışına itebilir. Farklı yönlerinizi gösterdiğinizde dışlanma, kabul görmeme, yargılanma ya da anlaşılmama riski vardır. Bundan dolayı uygun görüleni taklit eder, olması gerektiğini düşündüğünüz şekilde davranırsınız.
- Toplumsal normlara uyum sağlamanız gerektiğini hissedersiniz. Genellikle toplumlarda “nasıl söylenilmeli, neler yapılmalı” gibi bazı kalıplaşmış durumlar mevcut olduğundan siz de her ne kadar bu kurallara uymak istemeseniz de bir şekilde toplum baskısından, ayıplanmalardan kaçınmak için uyumlu davranmaya çalışıyor olabilirsiniz.
- Bir diğer sebep ise rolünüze uygun şekilde davranmaya çalışmaktır. İyi bir anne, başarılı bir öğrenci gibi rollerin gerektirdiği bazı davranışlar vardır. Bundan dolayı siz de bu rolden beklenen şekilde davranmaya başlarsınız. Gerçek benliğiniz o role uygun olmasa bile ona göre hareket etmeye çalışırsınız. Örneğin, o an üzgün hissetseniz bile öğretmen olarak sınıf içinde öğrencilere karşı neşeli olmanız gerekir. Bu da öğretmen imajından beklenen tutumdur. Peki neden kendi kimliğiniz yerine sosyal kimliğinizi kullanırsınız?
Bu durumun maskeleme ile bağlantısı vardır. Kendi benliğiniz çoğu zaman savunmasız, karmaşık hatta “riskli” olabilir. Buna karşılık sosyal kimlik daha kolay, anlaşılır ve kabul edilebilir olma fırsatı sunabilir. Bundan dolayı da özellikle sosyal ortamlarda, sosyal kimliklerinize sarılma ihtiyacı duyarsınız. Uzun sürede sadece sosyal kimliğe odaklanmak, içsel bütünlüğünüzü zedeleyebilir. Çünkü gerçek benliğiniz ile temas kurmadan psikolojik olarak dengede kalmanız zor bir hale gelir.
Maskelemenin önüne geçmek ve kendi benliğimizi korumak için neler yapabiliriz?
1- İlk adım maske taktığınız zamanları fark etmektir. “Gerçekten böyle mi hissediyorum yoksa benden bu şekilde davranılması mı bekleniyor?” sorularını kendinize sorabilmelisiniz. Örnek olarak geçirdiğiniz bir günün sonunda kendinize “Bugün kendim gibi hissetmediğim bir an var mıydı?” sorusunu sorabilirsiniz. Küçük içsel sorgulamalarla maskeleme yapıp yapmadığınızı keşfedebilirsiniz.
2- Kendi değerinizi maskesiz haliniz ile takdir edebilmelisiniz. Değerli hissetmek için “sürekli başarılı”, “çok mutlu” olmak zorunda değilsiniz. Kendinize hatırlatmak amacıyla “Ben olduğum halimle yeterliyim” diyebilirsiniz. Kendinizi olduğunuz gibi kabul edip sevmek, önemli çözüm yollarından birisidir.
3- Sosyal medya ile gerçekliği ayırt edin. Günümüzde teknoloji ve sosyal medyanın çok yaygın kullanılmasından dolayı da kendi benliğimizi kabul etmekte zorluk çekiyoruz, sosyal kimlikler oluşturuyoruz. Bundan dolayı sosyal medyada sürekli mutlu, olumlu yönlerimizi gösteriyoruz. Bu durumla başa çıkabilmek için sürekli keyifli ve mutlu anlarınızı paylaşmak yerine bazen diğer duygu ve deneyimlerinizi de paylaşmayı deneyebilirsiniz. Sadece kendiniz için paylaşmak, dengeyi korumanızda yardımcı olabilir.
4- Güvendiğiniz ilişkilerde kendi benliğinizi ortaya koyun. Güvendiğiniz kişilerle birlikteyken kendiniz olabileceğiniz ortamlar yaratmak, benliğinizi korumada yardımcı olabilir. Örnek olarak, en güvendiğiniz kişiye küçük itiraflarda bulunabilirsiniz: “Aslında bugün çok da iyi hissetmiyorum.”
5- Birçok alanda faydalı olduğu gibi bu durumlarda da mindfulness egzersizleri, meditasyon gibi pratikler de yarar sağlayabilir. Kendi kendinize, sessiz kaldığınızda ne hissettiğinizi, kim olduğunuzu daha iyi duyabilirsiniz. Meditasyon, farkındalık çalışmaları kim olduğumuzu keşfetmemizde kolaylık sağlayabilir.
6-Kendinize karşı şefkatinizi geliştirebilirsiniz. Maskelemenin altında çoğu zaman “ben olduğum halimle yeterli değilim” hissi yatar. Kendinize hata yapma, eksik hissetme ya da kırılgan olma iznini verdiğinizde kendi benliğinizi daha fazla ortaya çıkarabilirsiniz.
Sosyal benliğinizi koruma, maskeleme hem çevrimiçi hem de yüz yüze ortamlarda görülebilen durumlardır. Maske sizin kendinizi savunma biçiminiz olabilir. Fakat kalıcı hale gelmesi tehlikeli bir hal alabilir. Sosyal kimlik ise bir kostüm değildir, kimliğinizi taşıma biçimidir. Özgün bir hayat yaşamak her zaman, her yerde kendin olmak değil, nerede ve nasıl hangi yönünü göstereceğine bilinçli olarak karar vermektir.
Yazar: Zeynep Yankılıç
Kaynakça
- Hinkle, S., Hogg, M., Abrams, D., & Otten, S. (2004). The Social Identity Perspective. Small Group Research, 35, 246 - 276. https://doi.org/10.1177/1046496404263424.
- Knowles, M., & Dean, K. (2023). Do face masks undermine social connection?. Social and Personality Psychology Compass. https://doi.org/10.1111/spc3.12889.